Söyler – Faizsiz Enstrümanlara Yönelik Beklentiler

Faizsiz Enstrümanlara Yönelik Beklentiler

Prof. Dr. İlhami SÖYLER

Sayıştay Savcısı (E.)

GİRİŞ

              Küreselleşen dünyada ekonomi ve finans kavramları da bu süreçten fazlasıyla etkilenmiştir. Bu anlamda faiz esasına dayanan geleneksel finans enstrümanları yanında; kabaca İslami finans, katılım finans, faizsiz finans, hatta helal finans gibi kavramlarla ifadesini bulan alternatif finans enstrümanları gündeme gelmiştir. Bu manada belli başlı faizsiz finans enstrümanları arasında ülkemizde de uygulama alanı bulan; katılım bankacılığı, sukuk, tekafül, teverruk ve karz-ı hasen gibi araçlar sayılabilir.

              Bu bildiride öncelikle faizsiz finans kavramı açıklandıktan sonra, bunun dayanakları, esasları ve yasakları özetlenecek, ardından da faizsiz enstrümanlar özetle açıklanacak ve bunlara yönelik finans piyasalarının beklentileri  vurgulanacaktır.

              I.FAİSİZ FİNANS KAVRAMI, DAYANAKLARI, ESASLARI VE YASAKLARI

              Faizsiz finans kavramı; faize dayalı geleneksel finans anlayışı yerine varlığa dayalı olarak geliştirilen alternatif bir finans anlayışını ifade eden bir kavramdır. Bu itibarla ekonomik krizlere karşı daha dayanıklıdır. Finansal krizlerin İslam dünyasını daha düşük düzeyde etkilemesi bundandır.

              Faizsiz finans; İslam ekonomisi ve hukuku paralelinde gelişmektedir. Faizsiz finans; muhtemel başıbozuklardan ve krizlerden uzak kalmak düşüncesiyle İslam ekonomisinin ve hukukunun çizdiği sınırlar içinde gelişimini sürdürmektedir.

              Bu çerçevede ihtiyaç duyulan fonların; İslam hukuku ve ekonomisi çerçevesinde tedarik edilmesi faizsiz finans kavramını oluşturmaktadır.

              Faizsiz finans; dört ana kaynağa, dört esasa ve dört yasağa dayalı olarak şekillendirilmiştir.

             A. FAİZSİZ FİNANSIN DAYANAKLARI

             İslam hukukunun edille-i şeriyye (İslami deliller) denilen dört ana kaynağı bulunmaktadır. Bunlar; faizsiz finansın da dayanağını teşkil etmekte olup; Kur’an, sünnet, icma ve kıyas şeklinde sıralanabilir

             Bunlardan Kur’an, en temel İslam hukuku kaynağı olup, Allah’ın emir, yasak ve tavsiyelerini içerir.

            Sünnet, Hz. Peygamberin(as) söz, fiil veya sükutunu içerir. Peygamberimizin sözlerine hadis denir.

             İcma, Kur’an ve sünnette açık hüküm bulunmayan meselelerde İslam ulemasının(bilginlerinin) görüş birliği içinde o meseleye çözüm bulmalarını ifade eder.

             Kıyas ise, hakkında ilk üç kaynakta hüküm bulunmayan konularda, benzerlerinden istifade edilerek bir meseleye çözüm bulunmasını ifade eder.

            Çözüm aranmasında, bunlara Kur’an’dan başlayarak hareket edilir. Sonra sünnete ve diğerlerine geçilir.

            B. FAİZSİZ FİNANSIN ESASLARI

            Faizsiz finans esas itibarıyla dört esasa dayanır. Bunlar;

            -Emeği esas alması(Necm Suresi  Ayet: 39).

            -Etik değerleri esas alması.

            -Risk üstlenmeyi esas alması.

            -K/Z paylaşımını esas alması, (Ticaret helal, faiz haram kılınmıştır).

            C. FAİZSİZ FİNANSIN YASAKLARI

            Faizsiz finans dört yasağa(sınırlamaya) tabidir.

           -Riba (faiz) yasağı,

           -Garar (belirsizlik) yasağı,

           -Maisir (kumar) yasağı,

           -Haram işler yasağı.

            D. FAİZSİZ FİNANSIN KÜRESEL VE ULUSAL BÜYÜKLÜĞÜ

            Küresel düzeyde İslami finansın büyüklüğü, 2022 yılında 4,5 trilyon dolar civarında gerçekleşmiştir. Bunun küresel finans içindeki payı %1’lerdedir.  Küresel düzeydeki İslami finansal kuruluş sayısı, aynı dönemde 1679’dur.

            Küresel İslami finansın %70’ini faizsiz bankacılık, %19’unu sukuk, %6’sını İslami fonlar, %3’ünü banka dışı finansal varlıklar, %2’sini tekafül (İslami sigortacılık) oluşturmaktadır.

            Ülkemizde yani ulusal düzeyde, faizsiz finansın toplam finans hacmine oranı %5 düzeyindedir.

            Ülkemizde 2000 yılında yapılan bir ankette, faizsiz finansı tercih etme eğiliminde olanların oranı %73 olarak açıklanmıştır.

            II. FAİZSİZ FİNANS ENSTRÜMANLARI

            Belli başlı faizsiz finans enstrümanları aşağıda özetle anlatılmıştır.

            A. KATILIM BANKACILIĞI

            1. Tanımı ve Kapsamı

             Konvansiyonal (faizli-klasik) bankacılığa bir alternatif olarak geliştirilen katılım bankacılığı; dini, iktisadi ve içtimai sebeplerle günlük hayatta yer almıştır. Faizsiz bankacılık olarak da bilinen bu yöntem; Fon toplama ve kullandırma faaliyetlerini faizsizlik ve k/z paylaşımı esası üzerine yürüten alternatif bankacılık olarak tanımlanabilir.  

             Katılım bankaları, ilk kez 1963’de Mısır’da Tasarruf Bankası olarak kurulmuştur. Bunu 1970’lerde Pakistan’da kurulan faizsiz bankalar izlemiştir. Ülkemizde 1983 yılı sonunda özel finans kurumları adıyla bir Bakanlar Kurulu kararı ile açılmaya başlamıştır. Katılım bankaları müşterilerine nakdi kredi vermek yerine, onların ihtiyaç duydukları yatırım ve tüketim mallarını peşin alarak vadeli satmaktadırlar.

             Ülkemizde halen katılım bankacılığı olarak faaliyet gösteren faizsiz bankacılığın, fon toplama ve kullandırma olmak üzere başlıca iki fonksiyonu vardır.

             2. Fon Toplama Faaliyetleri

             Katılım bankalarının fon toplama faaliyetleri şunlardır:

             a.Özel Cari Hesaplar

             Özel cari hesaplar vadesiz olup, rutin ödemelerin yapılmasında kullanılır. Çek, fatura, kredi kartı ödemeleri ve havale  gibi.

             b. Katılma Hesapları

             Katılma hesapları vadeli olup, sahibine bir aydan az olmamak üzere kar payı ödenir.

             3. Fon Kullandırma Faaliyetleri

             Katılım bankalarının fon kullandırma faaliyetleri de şunlardır:

             a. Kurumsal Finansman Desteği (Murabaha)

             Buna murabaha finansmanı da denir. Katılım bankası, müşterinin ihtiyaç duyduğu malı, peşin parayla tedarik etmek suretiyle, müşteriye üzerine kar ve masraflarını ekleyerek vadeli satış yapar. Bu yöntem, yatırım malları için uygulanır.

              b. Bireysel Finansman Desteği (Murabaha)

              Bu da tüketiciyi finanse etmek için yapılan bir murabaha işlemidir. Konut, taşıt, cep telefonu, ev eşyalar gibi tüketim malları için için uygulanır.

              c. K/Z Ortaklığı (Muşaraka)

              Bu ortaklıkta, müşteri ile katılım bankası sermaye ve emeklerini birleştirerek, projelerini ortaklaşa gerçekleştirirler ve kar-zararı paylaşırlar.

              d. Emek Sermaye Ortaklığı (Mudaraba)

              Bu model, müşterinin emeğini, katılım bankasının da sermayesini üstlendiği bir yöntemdir. Burada katılım bankası fonun sahibi, müşteri ise mudarip, yani işletmeci-yöneticidir.

              e. Finansal Kiralama (Leasing)

              İşletmenin ihtiyaç duyduğu malı, katılım bankasının peşin satın alarak, müşteriye kiraladığı, dönem sonunda da  malın mülkiyetini devrettiği bir finansman yöntemidir.

              f. Gayrinakdi Krediler

              Bunlar; kefalet içeren teminat mektupları, referans mektupları, akreditif (açılması) gibi nakdi olmayan araçlardır.

              g. Diğer Faaliyetler

              Katılım bankalarının yukarıda özetlenen faaliyetleri yanında ATM,  pos hizmeti, ödeme talimatı, havale ve EFT hizmetleri, fatura ödeme, döviz alım- satımı gibi faaliyetleri de bulunmaktadır.

             4. Faizsiz  Bankacılığın  Küresel ve  Ulusal Büyüklüğü

             Küresel ölçekte bakıldığında, 2023 yılı sonu itibarıyla katılım bankalarının tüm bankacılık sektöründeki payı %2,5 civarındadır.

             Katılım bankalarının ülkemizdeki toplam bankacılık sektörü içindeki payı ise aynı yılda % 8.7’tir.

             Ülkemizdeki dokuz katılım bankasının 2023 yılı sonu itibarıyla 1.459 şubesi, 19.728 çalışanı vardır. Katılım bankalarının aynı dönemde topladığı fon tutarı 1,5 trilyon TL, kullandırdıkları fon tutarı ise 1,061 trilyon TL’dir.

             Ülkemizde katılım bankalarına yöneltilen eleştirilerin başında, bunların konvansiyonal bankalardan ne farkı olduğudur. Fark şu: Konvansiyal bankalar, ödeyecekleri  faizi mevduat  sahiplerine önceden bildiriyorlar. Katılım bankaları ise dönem sonunda ortaya çıkan kar/zarara göre nema ödüyorlar. Diğer bir eleştiri, katılım bankalarının ödediği kar payının konvansiyonal bankaların faizine yakın bir meblağı oluşturduğudur. Katılım bankaları da diğer bankalar gibi aynı piyasada faaliyet yürütmekteler ve toplanan fonları farklı alanlara plase ederek riski yaymaktadırlar.  Finans piyasasının onlardan en önemli beklentisi, danışma (fetva) kurullarının bu  kuruluşlarla organik bağının kesilerek bağımsız bir otoriteye bağlanmasıdır.

             B. SUKUK([1])

             1.Tanımı ve Kapsamı

             Sukuk, Arapça sak kelimesinin çoğuludur. Sak kelime olarak senet, belge, sertifika demektir. Finansal literatürde sukuk; İslami tahvil olarak bilinmektedir.

            Sukuk varlık sahibi işletmelerin, bu varlıklarını bir varlık kiralama şirketine peşin para ile satıp, aynı varlığı ilgili şirketten kiralaması neticesinde, varlık kiralama şirketinin de varlık sahibi işletmenin kendisine ödeyeceği dönemsel kira bedelleri karşılığında piyasaya menkul kıymet (sukuk) ihraç etmesidir. Uygulamada; kaynak kuruluş, varlık kiralama şirketi ve sukuk satın alan yatırımcılar bulunur.

           Sukuk; faiz içermediği için tahvillerden, gelire endeksli olduğundan hisse senetlerinden farklı bir menkul kıymettir. Ülkemizde kira sertifikaları olarak uygulanmaktadır.

           Kira sertifikalarına yönelik önemli vergisel avantajlar da bulunmaktadır.

           2. Sukukun Çeşitleri

           Sukukun muhtelif uygulama örnekleri bulunmaktadır.

           Ülkemizde uygulanan kira sertifikaları türleri şunlardır:

           -Sahipliğe dayalı sukuk,

           -Yönetim sözleşmesine dayalı sukuk,

           -Alım-satıma dayalı sukuk,

           -Ortaklığa dayalı sukuk,

           -Eser sözleşmesine dayalı sukuk.

           Bunlardan en çok sahipliğe dayalı sukuk rağbet görmektedir. Buna sukuk-u icara da denir.

           3- Sukukun Yöntemleri

           Sukuk; projeye endeksli olarak, varlığa endeksli olarak veya bilançoya endeksli olarak ihraç edilebilmektedir.

           4. Sukukun Küresel ve Ulusal Büyüklüğü

           2022 yılı sonu itibarıyla küresel bazda 193.9 milyar dolarlık bir sukuk ihracı gerçekleştirilmiştir.       2023 yılında ise biraz gerileyerek 168.4 milyar dolarlık ihraç gerçekleşmiştir.

           Sukukun küresel İslami finans içindeki payı %19 civarındadır.

           2023 yılı sonu itibariyle ülkemizde; Hazine tarafından 110,7 milyar TL, katılım bankalarınca kurulan varlık kiralama şirketlerince 81 milyar TL olmak üzere toplam 191,7 milyar TL tutarında sukuk ihracı gerçekleştirilmiştir. Küresel sukuk pazarı içinde ülkemizin payı % 4 civarındadır.

           Ülkemizde sukuk uygulamasına yönelik eleşrilerden birisi, kamunun ve özel sektörün farklı mevzuata göre uygulama yapmalarıdır. Diğer bir eleştiri de, satılan varlığın kaynak kuruluşa rayiç bedel üzerinden geri iadesi yerine sıfır bedelle iadesidir. Zira sukuk konusu ödenen  kira bedellellerinin malın tüm ekonomik değerini içermektedir. Piyasanın sukuk uygulamasından beklentisi ise gerekli tanıtımın yapılması ve bunun tabana yayılmasıdır. 

           C. TEKAFÜL ([2])

           1.Tanımı ve Kapsamı

           Tekafül kelime olarak Arapça kafala sözcüğünden türetilmiş olup, ortak sorumluluk, diğerinin borcunu, zararını üstlenme anlamı taşımaktadır.

           Fıkhi olarak ise, sigorta hizmeti almak isteyenlerin karşılaşacakları riskleri bertaraf etmek üzere, birbiriyle yardımlaşma ve dayanışma esasına uygun olarak taahhütte bulunmalarına tekafül denir.

           2. Tekafül Çeşitleri

           Ülkemize özgü katılım sigortacılığı olarak adlandırılan tekafül; ya katılım sigorta şirketlerince ya da kooperatif şeklinde kurulan karşılıklı sigorta şirketlerince yürütülmektedir.

           a. Şirket Sigortacılığı

           Tekafül uygulamasının katılım sigorta şirketlerince yürütülmesi, konvansiyonal sigortaya benzemekte, ondan farklı olarak toplanan primler faizsiz enstürmanlarda değerlendirilmekte ve istenirse yıl sonunda bakiye iadesi yapılmaktadır.

           b.Kooperatif Sigortacılığı

           Tekafül uygulamasının karşılıklı sigorta şirketlerince (kooperatiflerce) uygulamasında ise, yine toplanan katkı payları faizsiz enstürmanlarda değerlendirilmekte, zorunlu bakiye iadesi yapılmaktadır. Bu uygulamada sigortalılar (kooparatif ortakları), aynı zamanda sigortacı konumundadırlar. Tekafülde katılım sigorta şirketleri dışındaki karşılıklı sigorta şirketleri için, kooperatiflere özgü önemli vergisel teşvikler bulunmaktadır.

           3. Tekafül Yöntemleri

           Tekafül uygulaması; genel olarak üç yönteme bağlı olarak yürütülmektedir. Bunlar; mudaraba, vekalet  ve vekalet-mudaraba karma yöntemidir.

           -Mudaraba yönteminde, tekafül (sigorta) kurumu mudarib, sermayedar ise sigortalılardır. Katılım fonunda biriken primler (katkı payları)  tekafül kurumunca işletilir. Ortaya çıkan k/z paylaşılır.

           -Vekalet yönteminde ise mudarip(işletmeci), yöneticilikten dolayı %20-25 oranında yönetim ücreti alır. Bunun dışında paylaşım olmaz.

           -Vekalet-mudaraba yönteminde ise, mudarip önceden %10 civarında yönetim ücreti alır. Kalanından da %10-15 ayrıca kar payı alır. Her üç modelde de mudaribin ücret ve payları çıktıktan sonra bakiyesi şirket veya kooperatif ortaklarına dağıtılır.

           4. Tekafülün Küresel  ve Ulusal Büyüklüğü

           Dünya genelinde çoğu körfez bölgesinde olmak üzere dörtyüze yakın tekafül kurumu bulunmaktadır. Buna pencere usulü (konvansiyonal şirketin ayrıca tekafül faaliyetinin bulunması) çalışanlar dahil değildir.

           2023 yılı sonu itibarıyla 3,6 trilyon dolar olan küresel İslami finans pazarı içinde 73 milyar dolar ile tekafülün payı % 2 civarındadır.

           Ulusal düzeyde konuya bakıldığında, ülkemizde halen sekiz adet tekafül kurumu faaliyette bulunmaktadır. Ülkemizde tüm sigorta sektörünün ürettiği prim tutarı 2023 yılı sonu itibarıyla 483 milyar TL olup; bunun 24,5 milyar TL’lik kısmı tekafül kurumlarına aittir. Tekafülün ürettiği primin, toplam prim tutarına oranı ise % 5’tir.

            Tekafül uygulamasına yönelik eleştirilerden birisi, tekafülün yasal dayanağının olmamasıdır. Gerçekten de ne Sigortacılık Kanununda, ne de Türk Ticaret Kanununda tekafül kavramına yer verilmemiştir.

            Tekafül uygugulamasından piyasanın beklentisi, kooperatif sigortacılığının yaygınlaştırılarak bakiye(prim) iadesine yaygınlık  kazandırılmasıdır.

            D. TEVERRUK([3])

            1. Tanımı ve  Kapsamı

            Teverruk, Arapça varaka sözcüğünden türetilmiş bir kelime olup; hayır, mal, para ve evrak anlamlarına gelmektedir.

            Teverruk, fıkhi (hukuki) olarak nakit elde etmek amacıyla, bir malın vadeli alınarak, satıcısı dışında başka bir kişiye peşin satılmasını ifade eder. Teverruk çeşitlerinden, organize teverrukta bir takım vergisel kolaylıklar sözkonusudur.

            2. Teverruk Çeşitleri

            Geçmişten günümüze kadar yapılan uygulamalara bakıldığında genel olarak iki çeşit teverruktan söz edilebilir.

            a. Bireysel Teverruk

            Bireysel teverruk, uygulamada gerçek teverruk olarak bilinir. Buna fıkhi teverruk da denilir. Düzenli ve intizamlı olmasından dolayı da munzabıt  teverruk  olarak da adlandırılır.

            Bireysel teverruk en yalın haliyle nakte ihtiyaç duyan müşterinin bir malı vadeli olarak alıp, sonra bu malı satın aldığı kişi dışındaki birine peşin parayla satmasıdır. Burada amaç, mal alıp-satmak değil, nakte erişmektir.

           Bireysel teverrukta üç taraf vardır. Satıcı, müşteri (aynı zamanda ikinci satıcı) ve nihai müşteri (son alıcı). Dolayısıyla teverrukta;  iki alım, iki satım söz konusudur.

           b. Organize Teverruk

           Organize teverruk, bireysel teverrukun aksine, teverruk işlemine katılım bankalarının ve diğer finansal aracıların da dahil olduğu daha karmaşık bir sistemdir.

           Organize teverruk kendi içinde ikiye ayrılır.

           ba. Organize Düz Teverruk

           Organize düz teverruk banka teverruku adıyla da bilinir.

           Nakte ihtiyaç duyan müşteri, katılım bankasına başvurarak,  ihtiyaç  duyduğu finansman tutarını

bildirerek teverruk yoluyla bunun sağlanmasını ister. Katılım bankası, bu talep üzerine müşteriden aldığı vekaletle, uluslararası borsalardan aldığı emtiayı, vadeli olarak müşteriye satmasını ifade eder.

            Bu vekalette banka müşteri adına onu, bir borsa brokeri vasıtasıyla peşin olarak başka bir alıcıya satar. Dolayısıyla müşteri nakte ulaşır. Bu işlemler için genellikle Londra Metal Borsası kullanılmaktadır.

            bb. Organize Ters Teverruk

            Organize düz teverrukun aksine elinde nakit fazlası olan müşteri, katılım bankasına başvurarak teverruk yoluyla kendisine kazanç sağlanmasını ister. Banka, müşterinin yatırdığı para kadar malı Londra Metal Borsasından alır. Müşteriden aldığı vekaletle bu malı banka kendisine vadeli olarak daha yüksek fiyattan satar. Banka bu malı, peşin fiyatla Londra Metal Borsasında satarak (peşin) nakte erişir.

            İslam hukukçuları (fakihleri) organize teverrukun her iki türünde de malın fiilen müşterinin eline geçmemesi, yani işlemlerin kayden yürütülmesi ve faiz şüphesi nedeniyle buna olumlu bakmamaktadırlar. Ancak, organize teverrukun, bireysel teverruk şartlarına uygun yapılması halinde buna cevaz verilmektedir.

            3. Teverruka Dayalı Finansman Modelleri

            Teverruk yoluyla hem bireysel bazda, hem de işletme bazında bir takım finansman ihtiyaçları karşılanmaktadır. Bunlardan belli başlıları şu şekilde sıralanabilir.

           -Kredi borçları yeniden yapılandırılabilir.

           -Yatırım vekaleti ile kazanç elde edilebilir.

           -Murabaha sendikasyonuna imkan sağlar.

           -Teverruka dayalı sukuk ihraç edilebilir.

           -Bedelli askerlik için finansman sağlar.

           -Anlık nakit ihtiyaçları karşılanır.

           Teverruk uygulamasına yöneltilen en önemli eleştiri, bu uygulamanın yasal dayanağının olmamasıdır. Teverruk uygulamasından piyasanın beklentisi ise, organize teverruka yöneltilen , malın fiilen müşterinin tasarrufuna ve temlikine geçmeden başka bir alıcıya devrine ilişkin muvazaa endişesinin yaplacak hukuki düzenleme veya alınacak idari önlemlerle giderilmesidir.  Diğer bir beklenti ise Londra Metal Borsası’na alternatif olarak kendi milli borsamızın kurulmasıdır.  

           E.KARZ-I HASEN

           1.Tanımı ve Kapsamı

           Karz Arapça bir kelime olup, ödünç ve borç anlamına gelir. Hasen ise iyi, hoş, güzel anlamında bir sıfattır.

           Karz-ı hasen ise karşılığında herhangi bir faiz vb. maddi menfaat beklenmeksizin bir şeyi aynen iade edilmek üzere ihtiyaç sahibine ödünç vermektir. Karz-ı hasen; faizle mücadele, sosyal barış, psikolojik rahatlama ve bireysel kalkınma gibi yararlar sağlamaktadır. Karz-ı hasen Kur’an’da altı ayette  övülmüş ve tavsiye edilmştir.

           2. Karz-ı Hasenin Koşulları

           Bir ödünç veya borcun karz-ı hasen olabilmesi için bir takım fıkhi koşulların varlığı gerekir. Bunlar, her iki tarafa ait ortak koşullar olduğa gibi münhasıran ödünç alan ve veren için ayrı ayrı aşağıda sıralanmıştır.

           a. Her İki Taraf İçin Müşterek Koşullar

           -Her iki taraf da temyiz kudretine sahip olmalıdır.

           -Misli şeyler olmalıdır. Para, döviz, buğday gibi.

           -Ödünç verilen-alınan şey bir ihtiyacı gidermelidir.

           -Faiz ve benzeri bir menfaat içermemelidir.

           -Borç kayıt veya kefalet( teminat) altına alınmalıdır.

           b. Ödünç Veren İçin Koşullar

           -Gerçek veya tüzel kişi olmalıdır.

           -Verilen şeyi özürsüz ve tam olarak teslim etmelidir.

           -Ödünç alanı incitmemelidir.

           -Alan ödeme güçlüğü çekerse, kolaylık sağlamalıdır.

           c. Ödünç Alan İçin Koşullar

           -Zaruri bir ihtiyacı bulunmalıdır.

           -Aldığı şeyi kaybederse, tazmin etmelidir.

           -Ağır borç altına girmemelidir.

           -Vefatı halinde mirasçıları veya kefili ödemelidir.

           -Ödeme gücü olmalıdır.

           -Vadeden önce istenirse ödemelidir.

           3. Karz-ı Hasen Uygulama Örnekleri

           Enflasyonun göreceli olarak yüksek seyretmesi nedeniyle karz-ı hasen uygulamaları ülkemizde sınırlı bir düzeyde kalmaktadır. Bu noktada en önemli uygulama örneği, evlenmek isteyenler için devletin uygulamaya koyduğu evlilik desteğidir.

           Bunun yanında bazı katılım bankaları sosyal sorumluluk bağlamında, vakıf ve dernekler ise iyilik, dayanışma ve yardımlaşma gibi mülahazalarla karz-ı hasen uygulamaktadırlar. Bunlardan bazılarına aşağıda temas edilmiştir.

           -Karz-ı Hasen Vakfı: İlk kez evlenmek isteyenlere yirmi aya kadar ortalama 80-100 bin TL faizsiz ödünç vermektedir.

          -İksar Derneği: İş kurmak isteyenlere yirmi bin TL, oniki ay vadeli mikrofinans  sağlamaktadır..

          -Mehir Vakfı : Aylık geliri asgari ücreti geçmeyen kişilere evlenme yardımı yapmaktadır.

          -MÜSİAD Karz-ı Hasen Sandığı: Üyelerinin bir milyon TL’ ye kadar finansman ihtiyacını karşılamaktadır.

          -Bazı katılım bankaları: Hac ibadeti  ve umre ziyaretleri için destek sağlamaktadırlar.

          Ülkemizde karz-ı hasen uygulamasına yöneltilen en önemli eleştiri, bu konuya yönelik kapsayıcı genel bir düzenleme yapılmayıp münferit uygulamalar için düzenleme yapılmasıdır.

          Karz-ı hasen  uygulamasına yönelik piyasanın beklentisi, başta kamu kurumları olmak üzere sivil inisiyatiflerin nakdi  ve vergisel  teşviklerle de desteklenerek  yaygınlaştırılmasıdır.

          Bu manada  devletin tüm faizsiz finans enstrümanları içeren, genel bir  katılım finans  kanununu  yürürlüğe koyması  önem arzetmektedir.

          SONUÇ

          Faizsiz finans enstrümanlarına yönelik  olarak kaleme alınan bu bildiride;

         -Katılım bankacılığına ilişkin olarak, bu bankalarda görevlendirilen danışma kurulu(fetva heyeti) üyelerinin, katılım bankalarınca organik bağının kesilerek bağımsız bir otoriteye bağlanması,

         -Sukuk(kira sertifikaları) uygulamasına ilişkin olarak, sukuk konusu mal veya hakkın kaynak kuruluşa geri dönüşünde, bunun rayiç bedel yerine sıfır bedelle iadesinin sağlanması,

         -Tekafül(İslami sigortacılık) uygulamasına ilişkin olarak, konunun yasal bir statüye kazandırılması ve karşılıklı sigortacılığın(kooperatif sigortacılığının) teşvik edilerek bakiye iadesine elverişli bir yapının oluşturulması,

         -Teverruk uyugulamasına ilişkin olarak, konunun yasal altyapısının oluşturulması ve organize teverrukta malın müşterinin tasarrufuna veya fiili hakimiyetine geçirildikten sonra ikinci müşteriye devrine ilişkin tereddütlerin yasal veya idari tedbirlerle izale edilmesi, milli bir metal borsasının kurulması,

        -Karz-ı hasen uygulamasına ilişkin olarak, her olaya ilişkin münferit mevzuat çıkarmak yerine genel bir düzenleme yapılarak, ayrıntılarının ilgili kurumların inisiyatifine bırakılması,                           Beklenilmektedir.


[1]Sukuk için bkz., İlhami SÖYLER, Hukuki ve Mali Boyutlarıyla Sukuk (Kira Sertifikaları), Gazi Kitabevi, Ankara, 2016

[2]Tekafül  için bkz., İlhami SÖYLER, Tüm Yönleriyle Tekafül (İslami Sigorta), Adalet Yayınevi, Ankara, 2018.

[3]Teverruk için bkz., İlhami SÖYLER, Hukuki(Fıkhi), İdari ve Mali Boyutlarıyla Teverruk, Ensar Yayıncılık, İstanbul, 2022.